11 Ekim 2017 Çarşamba

Soy Ağacı Nasıl Çıkarılır ?


Bismark’ın “ Birinci kuşak kurar, ikinci kuşak yönetir üçüncü kuşak sanat tarihi okur “ sözüne atfen o “Sanat tarihi” okuyan neslin devrinde yaşadığımız Tarih ve Medeniyet’e bolca gönderilen “Nasıl soy ağacımı çıkartabilirim” sorularından anlaşılıyor.  Biz de bu genel ilgiye bir yazıyla cevap vermelim istedik.
Toplumda tarihin ve tarihsel şahsiyetlerin popüler hale gelmesi,   globalleşmeyle beraber bireyselliğin  ön plana çıkması, soyuna alaka duyan ve bu konularda araştırmalar yapmak isteyenlerin sayısını gün geçtikçe artırıyor. Özellikle insanlar ekonomik bakımdan rahatladıkça böyle romantik uğraşlara yönelmeye fırsat buluyorlar. Fransa, Almanya ve Rusya’da adım başı şecereleriyle övünerek, soyluluk iddiasında bulunan birine rastlanıyor ki bunlar nezaket ve kültürleriyle “entel” muamelesi görüp, çevresinin ilgi odağı oluyorlar.
Ezelden beri Avrupa ve Amerika’da çok revaç bulan geneoloji çalışmaları son zamanlarda ülkemizde de ilgi uyandırmaya başladı. Peki, Türkiye’de soy araştırması nasıl yapılır, şecere nasıl çıkartılır?
Soyağacı Çıkarırken:
Şecere Arapça ağaç anlamına gelir. Bu günkü kullanımla soyağacı demektir. Kişinin soy cetvelini, silsilesini bir ağaç şeklinde gösterir. Bir sonraki kuşaklar bir öncekilerin dalı ve meyvesi sayıldığından bu ismi almıştır. Soy araştırmacısı bu ağacı resmederken bu günden başlayarak ulaşabildiği kadar geriye doğru gider, zamanla yeni bulgularla eklemeler yapar ve ağaç şekillenmeye başlar.
Türkiye’de Soyağacı
Ne yazık ki Türk toplumunda nesep tutma, soy ağacı yazma geleneği yok denecek gibidir. Bunun en önemli sebebi doğu toplumlarında yazılı değil sözlü geleneğin hâkim olmasıdır. Diğer yandan imparatorluk çökerken oluşan kaos da böyle lükslere de imkan bırakmamıştır. Ayrıca göçler, savaşlar ve salgın hastalıklar da nesiller arası kopukluklara sebep olmuş kültürel aktarımı kesintiye uğratmıştır. Mamafih Osmanlı toplumunda kişinin nesebine değil ahlak ve kültürüne önem verilmesi de bu neviden adetleri 2. hatta 3. plana atmıştır.
Kemal Karpat’a göre imparatorluğun çöküşü ile Anadolu’ya göç eden Türk ve Müslüman nüfus 9 milyon civarındadır, J.McCarthy ise bu rakamı 7 milyon olarak verir. Böylesine büyük bir hareketlilik ve göç’ün yaşandığı coğrafyada muhacirlerin şecerelerini tutabilmesi ise pek de kolay değildir.
Her şey bir yana 1928’den önce kayıtlar eski harflerle tutulduğundan araştırma yapacak kişinin mutlaka Osmanlıca bilmesi yahut bilen birisinin refakatinde çalışmasını yürütmesi gerekmektedir.
Soy ağacı çıkarmak ilk bakışta faydasız ya da zaman kaybı gibi görünse de araştırmacılığı arttırmak, okuma ve bilgi edinme kabiliyetini geliştirmek, kültürel ve soysal yanı arttırmak ve akrabalarla yakın münasebet kurmak gibi daha pek çok faydası vardır.
devamı....
http://tarihvemedeniyet.org/2010/06/soy-agaci-nasil-cikarilir.html

6 Ekim 2017 Cuma



Refik Halid Karay "muharrir (yazar) unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri bulup, diriltmeye çalışır" diyor 1940'larda. bir lisan bir insan, tabiri her dil için geçerlidir.... 

3 Nisan 2017 Pazartesi



KA'B BİN ZÜHEYR radiyallahu anh hazretlerinin Efendimiz sav'in huzurunda okuduğu ve hırka-i saadetiyle taltif olunduğu kasidesi. Bu sebeble KASİDE-İ BÜRDE diye meşhur olmuştur.  Bu Hırka-i Saadet Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilmektedir. 

Not: Memleketimizde İmam Busiri'nin yazdığı ve [Emin tezekküri cîrânin bi zî selemi] diye başlayan el-Kevâkibü'd-dürriyye fî medhi hayri'l-beriyye isimli kasidesine bilahare KASİDE-İ BÜR'E denmiş ve besteli-bestesiz okunarak daha çok tanınmıştır
http://www.sonpeygamber.info/imam-busiri-ve-kaside-i-burde




مُتَيَّمٌ إِثرَها لَم يُفدَ مَكبولُ
بانَت سُعادُ فَقَلبي اليَومَ مَتبولُ
إِلّا أَغَنُّ غَضيضُ الطَرفِ مَكحولُ
وَما سُعادُ غَداةَ البَينِ إِذ رَحَلوا
لا يُشتَكى قِصَرٌ مِنها وَلا طولُ
هَيفاءُ مُقبِلَةً عَجزاءُ مُدبِرَةً
كَأَنَّهُ مُنهَلٌ بِالراحِ مَعلولُ
تَجلو عَوارِضَ ذي ظَلمٍ إِذا اِبتَسَمَت
صافٍ بِأَبطَحَ أَضحى وَهُوَ مَشمولُ
شُجَّت بِذي شَبَمٍ مِن ماءِ مَحنِيَةٍ
مِن صَوبِ سارِيَةٍ بيضٍ يَعاليلُ
تَجلو الرِياحُ القَذى عَنُه وَأَفرَطَهُ
ما وَعَدَت أَو لَو أَنَّ النُصحَ مَقبولُ
يا وَيحَها خُلَّةً لَو أَنَّها صَدَقَت
فَجعٌ وَوَلعٌ وَإِخلافٌ وَتَبديلُ
لَكِنَّها خُلَّةٌ قَد سيطَ مِن دَمِها
كَما تَلَوَّنُ في أَثوابِها الغولُ
فَما تَدومُ عَلى حالٍ تَكونُ بِها
إِلّا كَما تُمسِكُ الماءَ الغَرابيلُ
وَما تَمَسَّكُ بِالوَصلِ الَّذي زَعَمَت
وَما مَواعيدُها إِلّا الأَباطيلُ
كَانَت مَواعيدُ عُرقوبٍ لَها مَثَلاً
وَما لَهُنَّ طِوالَ الدَهرِ تَعجيلُ
أَرجو وَآمُلُ أَن يَعجَلنَ في أَبَدٍ
إِنَّ الأَمانِيَ وَالأَحلامَ تَضليلُ
فَلا يَغُرَّنَكَ ما مَنَّت وَما وَعَدَت
إِلّا العِتاقُ النَجيباتُ المَراسيلُ
أَمسَت سُعادُ بِأَرضٍ لا يُبَلِّغُها
فيها عَلى الأَينِ إِرقالٌ وَتَبغيلُ
وَلَن يُبَلِّغها إِلّا عُذافِرَةٌ
عُرضَتُها طامِسُ الأَعلامِ مَجهولُ
مِن كُلِّ نَضّاخَةِ الذِفرى إِذا عَرِقَت
إِذا تَوَقَدَتِ الحُزّانُ وَالميلُ
تَرمي الغُيوبَ بِعَينَي مُفرَدٍ لَهَقٍ
في خَلقِها عَن بَناتِ الفَحلِ تَفضيلُ
ضَخمٌ مُقَلَّدُها فَعَمٌ مُقَيَّدُها
وَعَمُّها خَالُها قَوداءُ شِمليلُ
حَرفٌ أَخوها أَبوها مِن مُهَجَّنَةٍ
مِنها لَبانٌ وَأَقرابٌ زَهاليلُ
يَمشي القُرادُ عَلَيها ثُمَّ يُزلِقُهُ
مِرفَقُها عَن بَناتِ الزورِ مَفتولُ
عَيرانَةٌ قُذِفَت في اللَحمِ عَن عُرُضٍ
مِن خَطمِها وَمِن اللَحيَينِ بَرطيلُ
كَأَنَّ ما فاتَ عَينَيها وَمَذبَحَها
في غارِزٍ لَم تَخَوَّنَهُ الأَحاليلُ
تَمُرُّ مِثلَ عَسيبِ النَخلِ ذا خُصَلٍ
عِتقٌ مُبينٌ وَفي الخَدَّينِ تَسهيلُ
قَنواءُ في حُرَّتَيها لِلبَصيرِ بِها
ذَوابِلٌ وَقعُهُنُّ الأَرضَ تَحليلُ
تَخدي عَلى يَسَراتٍ وَهيَ لاحِقَةٌ
لَم يَقِهِنَّ رُؤوسَ الأُكُمِ تَنعيلُ
سُمرُ العُجاياتِ يَترُكنَ الحَصى زِيَماً
كَأَنَّ ضاحِيَهُ بِالنارِ مَملولُ
يَوماً يَظَلُّ بِهِ الحَرباءُ مُصطَخِماً
وَقَد تَلَفَّعَ بِالقورِ العَساقيلُ
كَأَنَّ أَوبَ ذِراعَيها وَقَد عَرِقَت
وُرقُ الجَنادِبِ يَركُضنَ الحَصى قيلوا
وَقالَ لِلقَومِ حاديهِم وَقَد جَعَلَت
قامَت فَجاوَبَها نُكدٌ مَثاكيلُ
شَدَّ النهارُ ذِراعاً عَيطلٍ نَصَفٍ
لَمّا نَعى بِكرَها الناعونَ مَعقولُ
نَوّاحَةٌ رَخوَةُ الضَبعَين لَيسَ لَها
مُشَقَّقٌ عَن تَراقيها رَعابيلُ
تَفِري اللِبانَ بِكَفَّيها وَمِدرَعِها
إِنَّكَ يَا بنَ أَبي سُلمى لَمَقتولُ
يَسعى الوُشاةُ بِجَنبَيها وَقَولُهُم
لا أُلفِيَنَّكَ إِنّي عَنكَ مَشغولُ
وَقالَ كُلُّ خَليلٍ كُنتُ آمُلُهُ
فَكُلُّ ما قَدَّرَ الرَحمَنُ مَفعولُ
فَقُلتُ خَلّوا سبيلي لا أَبا لَكُمُ
يَوماً عَلى آلَةٍ حَدباءَ مَحمولُ
كُلُ اِبنِ أُنثى وَإِن طالَت سَلامَتُهُ
وَالعَفُوُ عِندَ رَسولِ اللَهِ مَأمولُ
أُنبِئتُ أَنَّ رَسولَ اللَهِ أَوعَدَني
والعُذْرُ عِنْدَ رَسُولِ اللهِ مَقْبولُ  
وقَدْ أَتَيْتُ رَسُولَ اللهِ مُعْتَذِراً 
قُرآنِ فيها مَواعيظٌ وَتَفصيلُ
مَهلاً هَداكَ الَّذي أَعطاكَ نافِلَةَ ال
أُذِنب وَلَو كَثُرَت عَنّي الأَقاويلُ
لا تَأَخُذَنّي بِأَقوالِ الوُشاةِ وَلَم
أَرى وَأَسمَعُ ما لَو يَسمَعُ الفيلُ
لَقَد أَقومُ مَقاماً لَو يَقومُ بِهِ
مِنَ الرَسولِ بِإِذنِ اللَهِ تَنويلُ
لَظَلَّ يُرعَدُ إِلّا أَن يَكونَ لَهُ
جُنحَ الظَلامِ وَثَوبُ اللَيلِ مَسبولُ
مازِلتُ أَقتَطِعُ البَيداءَ مُدَّرِعاً
في كَفِّ ذي نَقِماتٍ قيلُهُ القيلُ
حَتّى وَضَعتُ يَميني لا أُنازِعُهُ
وَقيلَ إِنَّكَ مَسبورٌ وَمَسؤولُ
لَذاكَ أَهَيبُ عِندي إِذ أُكَلِّمُهُ
بِبَطنِ عَثَّرَ غيلٌ دونَهُ غيلُ
مِن ضَيغَمٍ مِن ضِراءَ الأُسدِ مُخدِرَةً
لَحمٌ مِنَ القَومِ مَعفورٌ خَراذيلُ
يَغدو فَيَلحَمُ ضِرغامَين عَيشُهُما
أَن يَترُكَ القِرنَ إِلّا وَهُوَ مَفلولُ
إذا يُساوِرُ قِرناً لا يَحِلُّ لَهُ
وَلا تُمَشّي بِواديهِ الأَراجيلُ
مِنهُ تَظَلُّ حَميرُ الوَحشِ ضامِرَةً
مُطَرَّحُ البَزِّ وَالدَرسانِ مَأكولُ
وَلا يَزالُ بِواديِهِ أخَو ثِقَةٍ
مُهَنَّدٌ مِن سُيوفِ اللَهِ مَسلولُ
إِنَّ الرَسولَ لَنورٌ يُستَضاءُ بِهِ
بِبَطنِ مَكَّةَ لَمّا أَسَلَموا زولوا
في عُصبَةٍ مِن قُرَيشٍ قالَ قائِلُهُم
عِندَ اللِقاءِ وَلا ميلٌ مَعازيلُ
زَالوا فَمازالَ أَنكاسٌ وَلا كُشُفٌ
مِن نَسجِ داوُدَ في الهَيجا سَرابيلُ
شُمُّ العَرانينِ أَبطالٌ لَبوسُهُمُ
كَأَنَّها حَلَقُ القَفعاءِ مَجدولُ
بيضٌ سَوابِغُ قَد شُكَّت لَها حَلَقٌ
ضَربٌ إِذا عَرَّدَ السودُ التَنابيلُ
يَمشون مَشيَ الجِمالِ الزُهرِ يَعصِمُهُم
قَوماً وَلَيسوا مَجازيعاً إِذا نيلوا
لا يَفرَحونَ إِذا نالَت رِماحُهُمُ
ما إِن لَهُم عَن حِياضِ المَوتِ تَهليلُ
لا يَقَعُ الطَعنُ إِلّا في نُحورِهِمُ

27 Mart 2017 Pazartesi



bu dört eser tasavvuf konusunda hazırlanmış en kapsamlı ve yetkin çalışmalardan. ancak farklı yayın evlerinden yayınlanmış olmaları birbirinin devamı olduğunu herkes tarafından bilinmeme ihtimalini olduğunu düşündürüyor. inşallah bir bütün halinde biraz daha genişletilerek yeniden yayınlanır.

25 Mart 2017 Cumartesi




Ohri ile bir çok kitap yayınlanmasına rağmen bir çok yerde nedense Ohrid olarak Makedonca'sı yazılmakta! O zaman Üsküp yerine Skopje, Manastır yerine Bitola, Draç yerine Durres, Kalkandelen yerine Tetovo, Köprülü yerine Veles diyelim.  
İzcilik faaliyetleri ile insani özellik ve yetenekler geliştirilmektedir. 
İzciliğin Dünyada 1907 yılında kurulmasının akabinde, Türkiye'de izciliğin 1910 yıllarında kurulduğunu biliyoruz. Ancak, 1904 Yılında O zamanlar bize ait olan Beyrut'ta Tevfik efendi tarafından izciliğin temeli sayılabilecek bir teşkilatın kurulduğuna dair belgelere de sahibiz.
İzci ve izcilik nedir ki, ne varmış onda diyenler, İzcinin ve liderinin sahib olduğu değerlere aşina olunması babından aşağıdaki maddeleri okusunlar. Bu özelliklere sahip olmak maksadıyla izcilik önemlidir.



LTK 1 

 a,b,c,ç,d En az beş fidan dikti

OYMAKBAŞI KURSU 

6- a,b,c,ç,d,e,f 7 çeşit yemek yapabiliyor
8- Öncekilere ilave olarak en az 15 fidan dikti
9- Kızılay, Yeşilay veya AFAD ile en az 6 saat gönüllü bir hizmette bulundu
10- Yaşlı ve bakıma muhtaç çocuklara ve ihtiyaç sahiplerine yardım amaçlı ferdi veya bir sivil toplum kuruluşu ile en az 6 saat gönüllü hizmet etti.
11- a,b,c Yüzme, kayak, tırmanma faaliyetlerinden birini biliyor.
12- Su faaliyetlerinde alınacak güvenlik önlemlerini biliyor.
13- Ok atmada alınacak önlemleri biliyor.
14- İlinin, ilçesinin, kısaca izcilik yaptığı çevrenin tarihini, kültürünü, tarihi eserlerini izcilerine anlatacak kadar biliyor.
15- İzcileri ile beraber bir ibadethaneye 3 saatlik bir hizmet projesi uyguladı.
16- En az bir halk oyununu, izcilere öğretecek kadar biliyor
17- En az bir el sanatını izcilerine öğretecek kadar biliyor
18- Telsiz kullanmayı, canlı ve ölü noktaları biliyor
19- a,b, Türk müziğinin bir dalından (Sanat, Halk, Pop, Tasavvuf) en az iki eseri söyleyebiliyor.
22- Çocuk haklarını ve korunmasını biliyor.
OCAKBAŞI KURSU 

4- Dağcılıkta alınacak güvenlik önlemlerini, arazide bunları uygulamayı biliyor.
6- Öncekilere ilave olarak 15 fidan dikti.
7- Ata binmede alınacak önlemleri biliyor
8- Atıcılıkta alınacak önlemleri biliyor.
KÜMEBAŞI (BAŞKURT) KURSU

6- Öncekilere ilave olarak 15 fidan dikti.
WOOD-BADGE KURSU

4- İlk yardım kursunu başarı ile tamamladı
10- Öncekilere ilave olarak 50 fidan dikti
11- Bir sosyal sorumluluk projesinde görev aldı.
12- Amatör telsiz ehliyetine ve telsize sahiptir.
13- Ok atmayı biliyor.
14- Atıcılığı biliyor.
15- Kürek çekmeyi biliyor.
16- En az bir spor dalında izcilerine eğitim verebilecek kadar kendini geliştirdi
19- İlinde yaşamış bir kahramanımızın hayat hikâyesini biliyor ve izcilerine anlatıp örneklendirebiliyor.
21- 13 çeşit yemek yapabiliyor

ÜÇ TAHTA KURSU 
8- Bir sosyal sorumluluk faaliyetinde görev aldı.
10- Federasyon kurullarından verilen bir konu ile ilgili kitapçık yayınladı.
Geniş bilgi için bkz. http://www.tif.org.tr

12 Mart 2017 Pazar

26 Ocak 2017 Perşembe



İstanbul Laleli'deki tarihi Koca Ragıp Paşa kütüphanesi tamir ediliyor. Çok güzel. Ancak benzeri yapılarda bir mesele mevcut. Bu da bina ile bitişik dükkanlar. Vaktiyle muhtemelen vakıflara ait iken şahıslara satılmışlar. Bianalar restore edilirken, satılan kısımları restoreden azade! İnşallah bu tuhaflığa bir çözüm bulunur. Yoksa her zaman yapılamayan restoreler tam manasıyla gerçekleşmiş olmuyor. Hele sağdaki dükkana bakın. Çatısını kiremitle tamir etmiş. Bütün yapı kurşun kaplı iken!   



Üsküdar Büyük Selimiye Camii geçen yıllarda restore edildi. edilirken de caminin yanlarındaki ve arka kısmında yer alan camekanlar söküldü. Niçin? Herhalde ilk yapıldığında yoktu, bilahare eklendi diye mi?. İyi de ekleme yine Osmanlı zamanında yapılmış. Herhelde bu camilerin tamiratlarını padişahlar yapıyordu. Bir padişah, padişah dedesinin yaptığı camiyi ilk yapıldığı halden daha kullanışlı bir hale getirebiliyor. Camekanlar yağmurlu havalarda özellikle cuma namazlarında insanları yağmurdan koruyordu.